Şiirler

Hiçbir yağmur ıslatmadı toprağı;
Döktüğüm gözyaşı kadar…
Ben sana ağladım;
Ayrılığa değil…
Ayrılık, sevginin demlenmesidir…
Hatırlayınca bir mutlu dakikayı;
Gözlerin nemlenmesidir…
Ben sana ağladım;
Ayrılığa değil…
Yüreğimi kavuran sensin,
Sensin dudaklarımı çatlatan rüzgâr…
Bütün yağmurlar benim olsa,
Benim olsa ne çıkar…
Ben sana ağladım;
Ayrılığı değil…
Sensin, okyanuslar ortasında;
Maviye yeşile, laciverte;
Gün batımlarında;
Kızıla, griye, mora
Suya güneşe hasretim…
Ben sensiz öksüz,
Ben sensiz yetim…
Ben sana ağladım
Ayrılığa değil…
Sensin hasretini çektiğim…
Bir yaralı martı gibi
Sahilde sabırla,
Uzaktan dumanını görüp sevindiğim,
Bir gün geleceğinden emin
Beklediğim…
Ben sana ağladım;
Ayrılığa değil…
Yokluğunda,
On ikinci caddeye çıkar oldu
Bütün sokaklar…
Yedinci katların hepsinde sen vardın…
Kapattığımda gözlerimi;
Ya balkona çıkar,
Ya el sallardın…
Ben sana ağladım,
Ayrılığa değil…
Bir rüzğar esti de sevda dağında,
Yıllar öncesine savurdu beni…
Anılar canlandı gönül bağında
Yılların hasreti kavurdu beni…
Küllenmiş gibiydi kırgınlıklarım,
Koca bir davaya dargınlıklarım…
Çok eskide kaldı hırçınlıklarım,
Zaman yeni baştan doğurdu beni…
Kızılelma için yiğit mücahit,
Postta otururdu bizim genç Cahit…
İnançlar vuruldu, ülküler şehit
Onulmaz acılar yoğurdu beni…
Sakın bir şey deme bu dört satıra,
Böyle dağıtırım ben ara sıra…
Yıllar öncesinden bir kaç hatıra
Bir tesbih misali avuttu beni…
M.H.Bozkurt
Bazen başımı alıp ‘o değillere’ gidesim gelir…
Bana ne diyesim gelir,
Dünyanın derdinden tasasından…
Ama nihavent gülüşlerini hatırlarım,
Mahzunlaştığını düşünürüm gözlerinin
Bir sitem okunur hicaz bakışlarından …
Ellerim ayaklarım buz kesilir ardından…
Bazen aşk adına sevda adına
Ne yazdımsa beyaz kâğıtlara
Hepsine bir kibrit çakıp,
Dumanını çekmek istiyorum ciğerlerime…
Ayrılığa gözyaşı dökmüş mısraların
Külünü savursam diyorum
Yedi düvel…
Ne var ki;
Rüzgâr, bir özlem şarkısı fısıldıyor
Mogan’da gün batmadan evvel;
Buruk… Anason kokuyor…
Senin söylediğini biliyorum…
‘Şerefine’ kadeh kaldırıyorum…
Şer hoş olmak var niyetimde
Sek içiyorum hasreti yudum yudum,
Yüzünü görür gibi oluyorum…
Bazen;
En olmadık yerimde
Uyanmak isterim rüyaların…
Ay bulutların arkasında saklıyken,
Rüzgâr şarkımız olduğunda,
Terden sırıl sıklam olmuşken yüreğim
Yarı aralık dudaklarına inat
Öp diye kapandığında gözlerin…
Yani en olmadık yerinde düşlerin…
Yada,
Ellerin ellerimdeyse,
Gözbebeklerine odaklanmışsa duygularım…
Bitmesinden korkarım mutlulukların…
En mutlu olduğum an
Doruğa çıkar korkularım…
Ve çiledir artık uykularım…
İşte bu yüzdendir iç çekişlerim,
Kadere ah edişlerim…
Bazen;
Bir bardak demli çayda
Kulaç atmak isterim günbatımlarına
Gücümün yettiği kadar…
Günbatımları kadar sıcak
Yüreğimde senli anılar…
Bir kelebeğe dokunur gibi okşardı ellerin…
Karanfil kokuluydu,
Tarçın kokuluydu sohbetlerin…
Sen Yabangülüm
Sen, çayı sevda tadında demlerdin…
Bazen;
Aynaları kıskanıyorum
Bütün aynalar kırılsa diyorum…
Şöyle tuz-buz olsa…
En güzel sensin,
Tek güzel sensin benim için…
Sana güzel demek hakkı yalnızca benim…
Aynamı istiyorsun… İşte seven gözlerim…
Sen sevgili,
Gözlerime baksan.
Yüreğim ‘Sen’ oldu nasılsa
Saçlarını yüreğimde tarasan,
Sürmeyi gözbebeklerimde çeksen kirpiklerine…
Ve sevda kurdelesini gözlerime bakıp bağlasan…
Kendi gözlerinle gülsen dünya ya
Benim gözlerimle ağlasan…
Bazen;
Dipsiz kuyulara atmak isterim zamanı…
Üstüne taş, toprak ne varsa
Yığmak gelir içimden…
Geçmesin isterim tek saat, tek dakika…
Akreple yelkovan bir daha buluşmasın…
Hem… Günde yirmi dört defa buluşsalar
Kaç yazar ayrılacaklarsa tekrar…
Düşün; Elli dokuz dakika ayrı kalacaksın
Bir dakika birlikte olmak için…
Yanımda olmadığını hatırlarım ardından
İçim burkulur…
Yokluğun kazma-kürek
Oymaya başlar yüreğimi…
Kafam allak bullak olur…
Bir dakika da olsa sarılabilmek için sana
Sen akrep olsan ben yelkovan ne olur…
14.Mayıs.2012
M.H.Bozkurt

Toggle content goes here, click edit button to change this text.

Sanma ki gönül viran, gittiğin günden beri
Gülistan’a uğrada, diktiğim güllere sor…
Lügatlerden kazıdım, hem gamı hem kederi
Akşam sabah inleyen, sazdaki tellere sor…
Hasretin bayrağını indirdim direğinden,
Bütün kelepçeleri çıkardım bileğimden,
Endişe bırakmadım, süpürdüm yüreğimden
Kepekliyi aşıp ta ulaşan yellere sor…
Umut fidanlarını ihmal edip kurutma
Yaban ellere gidip başka elleri tutma
Burda bir sevenin var, sakın ola unutma
Gözde tutamadığım, boşalan sellere sor…
Dönmeni bekliyorum, ister küs ister darıl
Gönül sarayım senin, gel baş köşeye kurul
Tüm ışıkları yaktım dört yanı pırıl pırıl
Dostu bir yana bırak, yabana, ellere sor…
Akşam sabah inleyen sazda ki tellere sor…
Kepekliyi aşıp ta ulaşan yellere sor…
Gözde tutamadığım boşalan sellere sor…
Eymir, Mogan dertdaşım, geçerken göllere sor…
M.H.Bozkurt
Bazan bir rüzgâr eser Kepekli’yi yalayıp,
Sen kokar buram buram, Mogan’ı bir hoş eder…
Bir şarkı fısıldar ki, senli günlerden çalıp
Anılara dönerim, içmeden başım döner…
Tut ellerimden n’olur, serhoşum farkındasın
Sen sevgili, sen gülüm, sen yine aklımdasın…
Bir sağanak indirir, beklenmedik bir anda
Damlalar suratıma bir kırbaç gibi çarpar…
Karışırken göz yaşım yağmurun sularına
Efkârıma katılıp Eymir benimle ağlar…
Hayaller kadar uzak, düş kadar yakındasın,
Sen sevgi, sen gülüm, sen yine aklımdasın…
Çayım hep iki gelir, Sahil Park’a inince
Bardakla dertleşiriz, zaman durur bir yerde…
Göle bir hüzün çöker, beni sensiz görünce
Kayıklar tek tek sorar, Gönüldaş!ın nerede
Fallarda çıkmasan da, kahvenin çarkındasın
Sen sevgili, sen gülüm, sen yine aklımdasın…
Varsın vakit geç olsun, yarın günlerden Pazar,
Sevdamı kutluyorum sınır yok eğlence de…
Yıldızlar göle indi, ay’ın suda dansı var
Seni yaşamak müthiş, böyle çılgın gecede…
En güzel uykularda, evinde barkındasın
Sen sevgili, sen gülüm, sen yine aklımdasın…
26.Nisan.2014 M.H.Bozkurt
Ne zaman
Uykusuz yastıklara koysam başımı,
Örtsem üstüme uykusuz yorganları.
Hep o nihavent gülüşün
Gelir gözlerime,
Yarı baygın hicaz hicaz
Bakışın gelir…
Ve parmakların uzanıp
Dokununca elime,
Bütün bedenimi
Alev alev yakışın gelir…
Ne zaman
Uykusuz yastıklara koysam başımı,
Örtsem üstüme uykusuz yorganları.
Bir rüzgâr saçlarını
Bana doğru savurur;
Doyasıya koklarım.
Düşmüşse bir tek teli
Onu, sensin diye saklarım…
Ne zaman
Uykusuz yastıklara koysam başımı,
Örtsem üstüme uykusuz yorganları.
Dünya daha hızlı döner sanki;
Köşe kapmaca oynar mevsimler.
Bir tarafta ılıl güneşiyle
Kuşlara, çiçeklere merhaba
Derken bahar;
Bir tarafta lapa lapa kar yağar…
Ne zaman
Uykusuz yastıklara koysam başımı,
Örtsem üstüme uykusuz yorganları.
Bir tren kalkar;
Yürekleri yırtan düdüğüyle
On ikinci perondan.
Ve bir beyaz mendil düşer,
Teselli
Yedinci vagondan…
Ne zaman
Uykusuz yastıklara koysam başımı,
Örtsem üstüme uykusuz yorganları.
Yüreğim deli denizler gibi kabarır;
Çılgınca vurur kayalara dalgalar.
Beni düşündüğünü anlarım.
Çığlıklarım boğazımda düğümlü;
Çaresizliğime ağlarım…
Ne zaman
Uykusuz yastıklara koysam başımı,
Örtsem üstüme uykusuz yorganları.
Gözlerinde yaş olurum.
Sen ağlama n’olur;
Ayrılırsam kirpiklerinden,
Göz pınarlarından düşersem;
Kaybolurum…
Şahit oldu herşeye telefon denen alet,
Ben özledim dedikçe, bütün cevabın “Sabret”
Ben de uydum şartlara, isyan etmedim “Hayret”
Sanki, aynı şehirde yaşamıyor gibiyiz.
İki adımlık yolu aşamıyor gibiyiz…
Durmadan geçtim gittim evinizin önünden,
Çıkıp sana sarılmak geçiyordu gönlümden,
Kalanını verirdim şu kısacık ömrümden
Sanki aynı şehirde yaşamıyor gibiyiz.
İki adımlık yolu aşamıyor gibiyiz…
Seninle aramıza giren yalnız yaz değil,
Kırık olan bu gönlüm elimdeki saz değil,
İnanki yaban gülüm, bütün bunlar naz değil…
Sanki aynı şehirde yaşamıyor gibiyiz.
İki adımlık yolu aşamıyor gibiyiz…
M.H.BOZKURT
Bir efkâr var içimde gece gündüz dinmiyor.
Gönlüm yüce dağlarda mümkün değil inmiyor…
Bir sevgili seçmişim sevdiğimi bilmiyor!
Nereye gidersen git, sevdadan kaçılmıyor,
Gönül öyle birşey ki herkese açılmıyor…
İki sokak ötede ben yanına varamam,
Ne var ne yok deyipte hatırını soramam;
Şöyle alnından öpüp kollarıma alamam.
Nereye gidersen git, sevdadan kaçılmıyor,
Gönül öyle birşey ki herkese açılmıyor…
Alıp başımı bir gün, gitmek var bu şehirden;
Gözden ırakta olup düşmek dudaktan dilden…
Kopmak var şarkılardan, kopmak bütün şiirden…
Nereye gidersen git, sevdadan kaçılmıyor,
Gönül öyle birşey ki herkese açılmıyor…
Derviş olup yollarda adım adım yorulsam,
Yüce dağbaşlarında rüzgârlarla savrulsam,
Yada kızgın çöllerde kumlar gibi kavrulsam,
Nereye gidersen git, sevdadan kaçılmıyor,
Gönül öyle birşey ki herkese açılmıyor…
M.H.BOZKURT
Ağladığıma bakıp sanma ki pişman gönül
Yine hasret rüzgârı deli esti başımda…
Dünyaları versen de bülbülün derdi bir gül
Şükür başka derdim yok sensizliğin dışında…
Gözyaşı kar etmiyor yürek yangınlarına
Bahar gelse fark etmez gönül yorgunlarına…
Bir tek vuslat ilaçtır sevda vurgunlarına
Şükür başka derdim yok sensizliğin dışında…
O zeytin gözlerini özlüyorum çaresiz,
Ufka dalıp yolunu gözlüyorum çaresiz,
Eller bilmesin diye gizliyorum çaresiz
Şükür başka derdim yok sensizliğin dışında…
Özlemin büyüdükçe yakın olur ıraklar
Boşuna düşmedi ki saçlarıma bu aklar
Bu aklar yaban gülüm nice özlemi saklar
Şükür başka derdim yok sensizliğin dışında…
En büyük servetim o, sevdan başımdaki taç
Henüz icat olmadı seven gönül’e ilaç
Ne ayaklarım yalın, ne çıplağım nede aç
Şükür başka derdim yok sensizliğin dışında…
İnan beddua değil dua düştü dilime
Sitem etmek yakışmaz hiçbir sevda erine
Yaydan çıkan ok elbet kavuşur menziline
Şükür başka derdim yok sensizliğin dışında…
Bu kadar hasret yeter bu sevdaya kastın ne
Okyanuslar sığmaz ki elindeki testine
Senden gelen ne varsa başım gözüm üstüne
Şükür başka derdim yok sensizliğin dışında…
8.Mayıs.2010
MHBozkurt
Bir nisan akşamında hüzün dolu yüreğim
Gidişini düşünüp yağmuru dinliyorum…
En olmadık zaman da uykularıma gelip
Bölüşünü düşünüp yağmuru dinliyorum…
Sensizliğin nöbeti içime çöktüğü an
Bilinmezler içinde kaybolurum çok zaman
Bu öksüz sokaklarda sislerin arasından
Buluşunu düşünüp yağmuru dinliyorum…
Çoktandır hasret gönül ıtır kokuşlarına
Sevdalı bakışınla yürek yakışlarına
Naz denen musubetin o dik yokuşlarına
Sürüşünü düşünüp yağmuru dinliyorum…
İnan ki tek sebepsin bu içten sözlerime
Yalnız sevda görürsün bakınca gözlerime
Koyup bir melek gibi başını dizlerime
Yatışını düşünüp yağmuru dinliyorum…
Yağmuru dinliyorum, dünümsün yarınımsın
Yabangülümsün benim, namusumsun, arımsın
Ben bütün yarısıysam, sen öteki yarımsın
Dönüşünü düşünüp yağmuru dinliyorum…
MHBozkurt
Gördüğüne aldanma, zahiri bu ihtişam
Özlem, gönül dağlıyor, üstüme gelme n’olur…
Körkütük serhoş gönül, yokluğunla perişan
İçin için ağlıyor, üstüme gelme n’olur…
Ne büyük talihsizlik sana sevdam yerine,
Özlem düştü nedense mısraların diline
Aldırma el aleme, şöyle bir bak halime
Gözyaşlarım kanıyor, üstüme gelme n’olur…
Elbette sen masumsun, suç benim, günah benim
Kendi ateşim için odunu götürenim,
Cehennem azabında hem ruhum, hem bedenim..
Çayır çayır yanıyor, üstüme gelme n’olur…
Umutlar yıkılmış da hala sağlamsa mihrap,
Belki bir gün son bulur çektiğim bu ızdırap,
Sazın teli kırıksa öksüz kalmıştır mızrap
Her an seni anıyor, üstüme gelme nolur…
MHBozkurt
Gün geldi, yüreğimi sevdalarla doldurdun,
Gün geldi, açılmadan goncaları soldurdun,
Gün geldi, acımadın saçlarımı yoldurdun,
Vazgeçilmezim oldun…
Kar oldun yazın yağdın, gül açtın zemheride.
Aşk herkesi tüketir namerdi de, eri de.
Senden başka hiçbir şey bırakmadın geride
Vazgeçilmezim oldun…
Şu garip yüreğimi sevda okuyla vurdun,
Gönlüme bir kor gibi düşüp, yaktın kavurdun,
Yedi iklim düvele küllerimi savurdun;
Vazgeçilmezim oldun…
Koyacak omuz sende, ağlayınca başımı
Saçımı okşayansın, silensin göz yaşımı
Bal-böreğe çevirdin mütevazı aşımı;
Vazgeçilmezim oldun…
Hüznümle hüzünlenip, sevinçlerimle coşup
Her dara düştüğüm de her kez den önce koşup
Gönlümün iklimine bir cemre gibi düşüp;
Vazgeçilmezim oldun…
Ey çatlamış dudağa hayat veren son damla
Alev topuna döndü gör bak gönlüm zamanla
Dilim aciz kalıyor, bakışlarımdan anla;
Vazgeçilmezim oldun…
24.Nisan.2006
M.H.Bozkurt

Toggle content goes here, click edit button to change this text.

Bir nisan akşamında hüzün dolu yüreğim
Gidişini düşünüp yağmuru dinliyorum…
En olmadık zaman da uykularıma gelip
Bölüşünü düşünüp yağmuru dinliyorum…
Sensizliğin nöbeti içime çöktüğü an
Bilinmezler içinde kaybolurum çok zaman
Bu öksüz sokaklarda sislerin arasından
Buluşunu düşünüp yağmuru dinliyorum…
Çoktandır hasret gönül ıtır kokuşlarına
Sevdalı bakışınla yürek yakışlarına
Naz denen musubetin o dik yokuşlarına
Sürüşünü düşünüp yağmuru dinliyorum…
İnan ki tek sebepsin bu içten sözlerime
Yalnız sevda görürsün bakınca gözlerime
Koyup bir melek gibi başını dizlerime
Yatışını düşünüp yağmuru dinliyorum…
Yağmuru dinliyorum, dünümsün yarınımsın
Yabangülümsün benim, namusumsun, arımsın
Ben bütün yarısıysam, sen öteki yarımsın
Dönüşünü düşünüp yağmuru dinliyorum…
MHBozkurt
Bu çözülmez dünyada yolcumusun, hancı mı…
Sen gönüldaşım mısın, yoksa bir yabancı mı…
Mısırda sağır sultan duydu gönül sancı mı
İnatla duymuyorsun; Duyma canın sağ olsun…
Bir beklentim yok benim aşkından da, senden de
Hasretten nara dönmüş bir yürek var bedende…
Gözüm yollarda kaldı gece gündüz sayende
Çıkıp da gelmiyorsun; Gelme canın sağ olsun…
Bırak şen kahkahayı, tebessüm bile haram,
Sen gittiğinden beri kalmadı zevk-i sefam…
Bardak da tükendi mey, elde sönmüş siğaram,
Bir kibrit çakmıyorsun; Çakma canın sağ olsun…
Yürekde hiç sönmeyen nar gibi közlerim var,
Güle güleden önce, denecek sözlerim var…
Lal olsada bu dilim, konuşan gözlerim var,
Dönüp de bakmıyorsun; Bakma canın sağ olsun…
Yenilmek hiç ar değil kara sevda fendine,
Niye zulmetmektesin böyle kendi kendine…
İnan ki suskunkuğun derman olmaz derdine,
Özledim demiyorsun; deme canın sağ olsun…
Kötü söz söyleyemem, yakışmaz mizacıma,
Ah etmem mümkün değil, ters düşer inancıma…
Bu kadar belirsizlik inan yetti canıma,
Bir ışık yakmıyorsun; Yakma canın sağ olsun…
…MHB